Kitabı okurken ögrendiğim semptomlarla kıyasladığımda, benim bir eşcinsel olmadığımı anladım. Son birkaç aydır ciddi korkusunu yaşıyordum bunun. Bendeki hissizliğe frejidite deniyormuş.
Adler Usta eşcinselliğe doğuştan gelen bir hastalık olarak bakmakla beraber, tedavi edilmedikleri taktirde yaptıklarının suç sayılacağı ve yasal bir yaptırım gerektireceğini alenen beyan etmiş.
Belki de budur Psikoloji Camiasındakilerin Adler'i ısrarla tecrit etmelerinin sebebi. Oysa ben bunu, Adler'in eşcinselliğe yaklaşımını gayet anlaşılır buldum.
Bana göre eşcinsellik hastalık değil "cinsel sapma" dır. Tedavi değil iyileştirme yoluna gidilmelidir. Eğer birey cinsel tercihinde ısrar ediyorsa buna saygı duyulur ve bu tercihleri ne yasal ne toplumsal bir yaptırım gerektirir.
Ama dediğim gibi, sırf homo'luk mefhumunda "yanıldı" diye Adler'i tecrit edecek değilim. Adler sevdiğim bir psikiyatrdır.
Bir de kitapta, birkaç yerde kızların da masturbasyon yapabildiğinden bahsetmiş. Özellikle "güzel olma özelliğine sahip" kızların ileride hem erkek korkusu yaşadığı, oto-erotizm yaşadığı ve bensevi geliştirdiği ve narsisist olduklarından ve tüm bunların doğal bir sonucu olarak masturbasyona yöneldiğinden bahsetmiş. Kızlarda saplantılı masturbasyon sonucunda vajinizm hastalığı gelişiyormuş.
"Çirkinlik özelliğine sahip" kızlar da aşağılık kompleksi yaşıyor ve her an partnerini kaybetme korkusuna oluyorlarmış..
Uzun uzun erkeklerin 31 çekme hadisesinden bahsetmiş. Bunu erkekler gurur meselesi haline getirmiş olmalı ki, tane tane 31'in doğallığını ve nasıl daha ulvî anlamlar yüklenebileceğini anlatmış. Açıkça erkek kişisine "31 çektiğin için kendinden utanmana gerek yoktur" un mesajını vermiş.
31 konusunda en çok ilgimi çeken şey, erkeklerin bunu yaparken düşündükleri kıza gerçekten tecavüz ettikleri vehmine kapıldıkları ve sonradan o kızı sahiplenme eğiliminde oldukları oldu.
Yani, ben erkek olsam, çok da takılmazdım kimi becerdiğime, o an en çok kimi arzuluyorsam onun hayalini kurardım. Yok da şey yani. Anatomik bir gerçeklik var ortada, bunu niye perdelemek zorunda hissedelim ki kendimizi.
Haksız mıyım?
..
İnce olmasına rağmen dolu dolu bir kitaptı. Bu konulara ilgi duyanlara tavsiye ediyorum. Ama kitabı bitirdiğinizde sinirlerinize hakim olmayı bilmelisiniz. Zira Adler Usta, "homolar" hakkında yer yer kabul edilmeyecek kadar ağır ithamlarda bulunmuş.
..
Ps. Bu yazım olay olacak gibime geliyor. Tüm şeffaflığımla yazdım aklıma gelenleri ama okuyanların tamamı sağduyuyla oku-mayacak eminim.
Ben sadece bilimsel verileri paylaştım artık çarpıtan olursa da vicdanlarıyla baş başa bırakıyorum onları da.
0 comments:
Yorum Gönder